Nur Kaplan
ANKARA – Covid-19 salgınının başladığı süreçte Boğaziçi Üniversitesi mezunları ve öğrencilerinin öncülüğünde muhtaçlık sahibi insanlara yardım etmek isteyenler için ‘askıda yemek’ uygulaması başladı. “Toktuk” isimli proje gönüllüleri, İstanbul’un dezavantajlı bölgelerinde yaşayan insanlara erzak kolisi, beslenme kutusu, bebek maması eserlerini ulaştırdı. Bu yılın başlarında dernek statüsü kazanan Toktuk, şimdiye kadar 135 bin şahsa sıcak yemek götürdü.
23 Nisan’da ilköğretim öğrencileri için bir hafta sürmesi planlanan ‘beslenme kutusu’ uygulaması besin enflasyonundaki artış nedeniyle bu periyot de devam etti. 23 Nisan ve 17 Haziran tarihleri ortasında 384 öğrenciye her gün orta öğün dağıtıldı. Okulların yine açılmasıyla ekim ayından bu yana 200 çocuğa beslenme kutusu teslim edildi. Toktuk Derneği Lideri Melsen Tunca, yardımlaşma hareketinin başlangıcını ve gelişimini, toplumsal tesirlerini anlattı.
Toktuk Derneği Lideri Melsen Tunca ‘İSTANBUL’UN KILCAL DAMARLARINA KADAR BESİN ULAŞTIRIYORUZ’
Pandeminin başlarında bilhassa Boğaziçi Üniversitesi’nin bulunduğu Sarıyer ve Beşiktaş ilçelerine orta yaş üstü beşerler için sıcak yemek dağıtımı yaptıklarını söyleyen Melsen Tunca, projenin giderek büyüdüğünü, artık ise İstanbul’un dezavantajlı bölgelerine, ekseriyetle bayanlardan oluşan bir takımla besin ulaştırdıklarını tabir etti. “İstanbul’un kılcal damarlarına kadar giden gönüllü ekipler var. Deneyerek ve ilerleyerek sürdürmeye çalıştığımız güzel bir yardımlaşma modeli oluştu” diyen Tunca, şöyle devam etti:
“Pandemide meskende kapalı kalmak yerine ‘ne yapabiliriz’ diye düşündük. En azından bir internet sitesi kuralım, yardım etmek isteyenler etsin, biz de onları ulaştıralım dedik. Pandemiden sonra biteceğini düşünüyorduk ancak sonra besin enflasyonu nedeniyle gereksinimler artmaya başladı. Şu an mahalle muhtarları yahut bizim açtığımız stantlar ile yemekleri dağıtıyoruz. Birinci başta yemekleri salgında kapalı kalan mutfaklarda yaptık. Sonra belediyelerin bize gösterdiği profesyonel mutfaklara geçtik. Besin mühendislerinin de olduğu biçimde çalışıyoruz.”
BİR HAFTALIK PROJE, BİR SENEYE YAYILDI
Beslenme kutusu projesini çocuklara 23 Nisan’da armağan biçiminde dağıtmak için hazırladıklarını lakin vakitle nizamlı bir hale dönüştüğünü söz eden Tunca, “Bir kese kâğıdının içine zeytin, peynir, simit, poğaça, meyve kuruyemiş koyduk. Derin Yoksulluk Ağı üzerinden Nişantepe’de bir okul bulduk. Orada okul kapanana kadar devam etti. Çocukların çok memnun olduğunu gördük. Bizi kapıda karşılıyorlar, ‘Bugün ne getirdiniz?’ ‘Muz var mı?’ diye soruyorlardı. Genelde Roman çocuklar üzerinden dağıttık. O çocukların okula beslenme kutusu getirme üzere bir geleneği de yoktu. Ortaya bir de pandemi girdi. Okul sistemleri de oluşmadı” dedi.
‘ÇOCUKLAR AÇ DOLAŞMAYA BAŞLADI, BESLENME KUTULARI ÖNEM KAZANDI’
İstanbul Ataşehir’de Barbaros mahallesinde haftalık koliler ile 200 çocuğa beslenme kutusu verdiklerini söyleyen Tunca, hayata geçirdikleri projenin ‘sembolik’ olduğunu, okullarda pek çok çocuğun aç kaldığını, kahvaltı yapmadan okula giden çocukların derse konsantre olamadığını söz etti. Tunca, şunları kaydetti:
“Bu sene gıda enflasyonu çok arttı. Süt, meyve suyu 8 liraya yükseldi, bir tost 20 liraya ulaştı. Asgari ücretle çalışan veya düzenli geliri olmayan bir aile için her gün çocuğun cebine 20-30 TL koymak çok zor. Beslenme kutuları daha önem kazandı. Çocuklar bütün gün aç dolaşmaya başladılar. Biz beslenme kutuları projesine başladığımız zaman devam etmemiz gerektiğini anladık. Şu anda başka projeler de geliştirmeyi planlıyoruz.”
